Tuna 3 yaşını doldurduktan sonra artık yuvaya gitmesi gerektiğinin sinyallerini vermeye başlamıştı. Zaten bizde öyle olması gerektiğini biliyorduk ve evde artık ona yetmediğimizin farkındaydık.
Doğduğundan beri çok sosyal ve girişken bir çocuk olduğu için bize göre Tuna yuvadan çok hoşlanacak, gitmek için can atacaktı. Maalesef işler hiç de beklediğimiz gibi olmadı.
Birkaç ay önce uzun araştırmalar sonucu bir yuvada karar kıldık. Yarım günle başladık. İlk gün her şey çok iyiydi. Öğretmenine sevgi gösterilerinde bulunarak mutlu mesut girdi kapıdan. Beni hiç aramadı. Oh dedim ne güzel hiç sıkıntı yok.
Tabi bende yıllar sonra kendime ayıracağım özgür birkaç saat bulmuşum uçuyorum havalara :) Hatta avm den kuaföre oradan arkadaşlara kafamda her güne bir plan yaparak zaman geçiriyorum. Derken Tuna birkaç gün sonra evden çıkarken gitmek istemiyorum demeye, daha sonraları dudaklarını büzmeye, daha sonrada salya sümük ağlamaya başladı gitmeyeceğim diye.
Öğretmenlerinin anlattığına göre yuvada çok mutlu hiç sorun yok arkadaşlarıyla çok uyumlu. 1 ay kadar ağlaya ağlaya götürdük alışır diye. Tabi yuvanın pedagoguyla işbirliği içindeyiz sürekli. En sonunda Tuna gece uykusunda anne gitmeyelim diye bağırmaya başlayınca bıraktık yuvaya gitmeyi. Pedagogun dediğine göre çalışmayan annelerin çocukları evde anneleriyle oldukları için, anneler her dediklerini yaptıkları için! (bu bizde geçerli değil sınırlar çizilmiştir) ve evde çok mutlu ve güvende hissettikleri için evin dışında bir yerde kurallarla yaşamaya tepki gösterebiliyorlarmış.
Şimdilik yuva olayı bizim için askıda. Daha sonra tekrar denemek üzere ayrıldık maalesef. Ama itiraf edeyim bu durum beni çok korkutuyor. Ya ileride okula da gitmek istemezse...